Luteryen İman Hayatı

LUTERYEN İMAN HAYATI

AYİNLER

Yaratılıştan ve ilk insanların günaha düşmelerinden sonraki zamanlarda "insanlar RAB’be yakarmaya başladılar" (Yar. 4:26). Kutsal Kitap’ın ta başından son sayfalarına kadar, günahlarından dolayı Kurtarıcı’ya muhtaç olan insanların bu yakarışları devam etmektedir. Günahkâr insan, kutsal Allah’a kendiliğinden ulaşamaz, fakat bu yakarışlar boşuna olmasın diye Allah, kendisini açıkladı. Bunun için halkına bir tapınak kurmayı emretti: "Allah'ınız RAB’bin adını yerleştirmek için bütün oymaklarınız arasından seçeceği yere, konutuna yönelmeli, oraya gitmelisiniz" (Yas. 12:5). Allah’ın adı neredeyse kendisi de oradadır.

İsa Mesih, Allah’ın adını duyurdu. İsa, sadece Allah hakkında konuşmadı, aynı zamanda Allah’ın adını kendisinde açıkladı. Allah İsa Mesih’te insan oldu. Allah, adını yerleştirmek için Eski Antlaşma’da tapınağı kurdurmuştu. O tapınak, Yeni Antlaşma’daki tapınak olan İsa Mesih’in öngölgesiydi. İsa, kendisi hakkında "Size şunu söyleyeyim, burada tapınaktan daha üstün bir şey var" diyor (Mat. 12:6). Kiliseye geldiğimizde asıl tapınağa, İsa Mesih’e geliyoruz. Allah’ın adı, İsa Mesih’te aramızdadır. O’nun adıyla bir araya geliyoruz. Bir ve Üç olan Allah’ın adı neredeyse kendisi de oradadır. Sizin yakarışlarınız boş olmasın diye O sizin için hazırdır: "Bana gelin, ben size rahat veririm" (Mat. 11:28).

AYİN NEDEN İBARETTİR? 

"Acaba okuduklarını anlıyor musun?" "Biri bana yol göstermedikçe nasıl anlayabilirim ki?"

Günün birinde Yeruşalim’den Gazze’ye inen yolda Etiyopya Kraliçesi’nin veziriyle elçi Filipus böyle konuştu (Elç. 8). Adam, Peygamber Yeşaya’nın Kitabı’nı okurken okuduğunu anlamadı. Filipus, ona kitaptaki Kurban Kuzusu'nu anlatan ayetlerin İsa Mesih’i kastettiğini anlattı. Filipus’un sorduğu gibi biz de kendimize ve birbirimize ayin hakkında "Acaba söylediklerimizi, işittiklerimizi anlıyor muyuz?" diye sorabiliriz. Hristiyanlar niçin bir araya geliyorlar? Niye bu şekilde ibadet ediyorlar?

Birçok insan, ibadetin Allah için yapılan bir hizmet olduğunu düşünür. Gerekli duaları okuyarak, belli buyrukları yerine getirerek Allah’ın önündeki durumlarını geliştirmeye çalışırlar. Hristiyan inancı, bu fikirlerden çok farklıdır. İnsan, kurtuluşa ulaşmak için kendiliğinden bir şey yapamaz. Ancak Allah, kurtarma işini baştan sona kadar kendisi yapıyor. İnsan, Allah’ın Sözü’nü ve yaptıklarını ya imanla kabul eder ya da reddeder.

Hristiyan ayininin ya da liturjisinin mantığı işte budur. Liturji, ‘hizmet’ anlamına geliyor. Ancak ayinde hizmet eden insan değildir, Allah’ın kendisidir. Allah, kendi halkına Sözüyle ve Sakrament ile hizmet eder. Allah, göklerdeki hazinelerini açarak sevgisiyle lütfunu gösterir, bütün nimetlerini bize dağıtır. İsa Mesih kendisi hakkında şöyle diyor: "İnsanoğlu, hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları için fidye olarak vermeye geldi" (Mat. 20:28). İnsan ancak Allah’ın lütfunu kabul ettikten sonra, Allah’a şükran ve tapınmayla cevap verip iman kardeşlerine ve komşularına hizmet edebilir.

İsa Mesih’in kendisi, Hristiyan ayininde gerçekten mevcuttur. O, ibadetin merkezidir. Kutsal Kitap’ta ibadetin adlarından biri ”İsa’nın adıyla bir araya gelmek” idi (Mat. 18:20, 1Ko. 5:4). Allah, armağanlarını imanlılara Oğlu İsa Mesih’in aracılığıyla verir. Allah’ın verdiklerini kabul eden cemaat de, İsa Mesih’in aracılığıyla ve O’nunla birleşmiş olarak Allah’ı cevaplar: şükreder, tapınır, över ve dua eder. Ayinde kullanılan sözlerin çoğu Kutsal Kitap’tan alınmıştır. Bir ve Üç Olan Allah, hem kendisini hem de tapınmada kullanabileceğimiz sözlerini vermiştir.

Hristiyan ayinin kökleri Eski Antlaşma’da bulunan havra ibadetine uzanır. Biz liturjiye katılırken ilk Hristiyanlarla birlikteyiz. Aynı inanca katılıyoruz, aynı şekilde dua ediyoruz. Aslında ibadetimiz bu köklerden ayrılamaz, yoksa tabiatını kaybeder. Çünkü gözle görülen ayin şeklimiz, yüreğimizde bulunan inancın içeriklerini açıklar. Aynı zamanda ayinde aramızda olan İsa Mesih, bizim anladığımız bir lisanla ve tarzla bize yaklaşıyor.

Liturjide biz sadece kendi sözlerimizle değil, Allah’ın verdiği, her çağda ve çesitli yerlerde kullanılan sözlerle şükür ve hamdederiz. Böylece evrensel Kilise'yle birlikteyiz. Kelam’dan ve Rab’bin Sofrası’ndan pay almak, her zaman ve en derin anlamda Mesih’ten pay almak demektir. Liturjideki sözlerle Mesih’in kendisi bizimle konuşur, bize öğretir ve bize armağan olarak kendisini verir. Allah gerçekten aramızdadır!

AYİN YAPISI

Luteryen Ayini dört bölümden ibarettir: 1. Giriş, 2. Kelam, 3. Rab’bin Sofrası ve 4. Son. Ayinin bu bölümleri, Allah’ın evine bir konuğun gelmesi gibi düşünülebilir. Cemaat Allah’ın davet ettiği misafirdir, rahip de Allah tarafından atanmış temsilci olarak misafirlere hizmet eder, Allah’ın sözünü iletir.

Giriş: Sizin evinize çoktandır özlediğiniz misafirler gelince, onlara ilk önce ‘hoş geldiniz’ dersiniz (selamlaşma, giriş sözleri). Sonra yolda kirlenmiş ve ıslanmış paltolarını çıkarmalarını rica edip bunu yapmalarına yardım edersiniz (günahların itiraf edilmesi, bağışlanma duyurusu). Misafirler de teşekkür ederler (yücelik, Bir ve Üç olan Allah’a şükür).

Kelam: Ziyaretin ana konusu dostlarla haberleşmektir. Evin efendisi önce yüreğinde ne olduğunu anlatır (Eski ve Yeni Antlaşma’dan okumalar, Müjde, vaaz). Misafirler de ev sahibinin anlattıklarına katıldıklarını söyler (iman ikrarı), sonra ev sahibine kendi haberleri, sorunlarıyla dertlerini anlatırlar (kilise duası).

Rab’bin Sofrası: Konuşmadan sonra önemli olan şey sofraya oturmaktır. Ev sahibi, değerli misafirlerine zahmet demeden en iyi ve lezzetli sofrayı kurar. Katılanların birlikte sofrada oturmaları, dostluklarını gösterir, aralarındaki birliği ve paydaşlığı pekiştirir.

Son: Ziyaret bitince misafirler ev sahibine sevgisi ve misafirperverliği için teşekkür ederler (övgü). Ev sahibi ise misafirlerine esenlik ve bereket diler, evlerine ya da komşularına götürebilecekleri bir hediye daha verir (gönderiş, Rab’bin Bereketi).